Filistin Devleti Başkanı Mahmut Abbas’ın 14 Ağustos’ta Ankara’ya geleceği açıklanırken sonraki gün ise yani 15 Ağustos’ta TBMM Genel Kurulu’na hitap edeceği duyuruldu. Abbas’ın Meclis’te konuşacak olması dikkat çekti. Filistin Devlet Lideri’nin kim olduğunu Evvel Vatan Gazetesi müellifi Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, “Mahmud Abbas” başlıklı yazısında kaleme aldı.
Uluçevik’in yazısı şöyle:
“Türkiye Filistin halkının davasını kendi davası kabul etmekte ve desteklemektedir. İsrail’in Gazze’de uygulamakta olduğu soykırım hareketini önlemek ve başta Netanyahu olmak üzere Gazze’deki insanlık dışı davranışların faillerinin yargılanarak cezalandırılmaları için, Güney Afrika’nın Memleketler arası Adalet Divanı’nda İsrail’e karşı açtığı soykırım davasına müdahil olmak üzere Divan’a müracaat yapmış bulunmaktadır. Türkiye bu tavrında duygusallığa da varan ölçüde özdendir.
FİLİSTİN İDARELERİ TÜRKİYE’YE SAMİMİ DOST DAVRANMIYOR
Hal bu türlü olmakta birlikte, Filistinli yöneticilerin Türkiye’ye birebir saf hislerle ve içtenlikle yaklaştıklarını söylemem. Dışişleri Bakanlığı’ndaki vazifelerim sırasında Filistinli resmî şahsiyetlerin Türkiye için rastgele bir hayırhah davranışı hafızamda yer etmiş değildir.
Filistinli diplomatlar, İslâm İşbirliği Konferansları çerçevesinde ve üyesi bulundukları Bağlantısızlık Hareketi’nin Konferanslarında daima biçimde bize karşı Kıbrıslı Rumların ve Yunanistan’ın avukatlığını, hattâ sözcülüğünü yapmışlardır. Kararlarda Ulusal Kıbrıs Davamız lehinde yer alan tabirleri sulandırma, törpüleme teşebbüslerinde bulunmuşlardır. Bu çeşit davranışlar sergilenirken Yaser Arafat Liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) siyasî takımlarında Arafat’a yakın bir kişi olarak Mahmud Abbas da yer almıştır.
YASER ARAFAT VE FKÖ
Yaser Arafat Kıbrıs Barış Harekâtımızdan birkaç ay sonra BM 29. Genel Heyeti’nde 13 Kasım 1974 günü yaptığı konuşmada şunları söylemiştir:
‘Kıbrıs sorunu gözümüzün önünde birkaç ay evvel şiddetli bir halde patladı. Her yerdeki tüm halklar, Kıbrıslıların acılarını paylaştı. Birleşmiş Milletler ‘in Kıbrıs’ta adil bir tahlile ulaşma uğraşlarını sürdürmesini, böylelikle Kıbrıslıları daha fazla savaştan kurtarmasını ve bunun yerine onlar için barış ve bağımsızlık sağlamasını istiyoruz…’
Görüleceği üzere, bu sözlerde Türkiye’nin haklı müdahalesine ima yoluyla da olsa hiçbir halde dayanak sözü yoktur. Ne de Kıbrıslı soydaşlarımızın 1963’ten itibaren çektikleri sıkıntılara ve Yunanistan’ın Ada’da gerçekleştirdiği ‘enosis’ darbesine atıf vardır. Konuşmada Kıbrıs Rum tarafının ve Yunanistan’ın tercih ettikleri ‘Kıbrıslılar’ kavramı ön plâna çıkarılmıştır. Arafat, Kıbrıs sıkıntısının 21 Aralık 1963 günü Rum EOKA terör çetesinin Müslüman Türk halkına taarruzlarıyla ‘patladığı’ ve o sebeple de birinci kez olarak BMGK’nin gündemine ‘sorun’ olarak girdiği gerçeğini hatırlamak istemeden güya Kıbrıs sorunu 20 Temmuz 1974’te ortaya çıkmış üzere bir lisan kullanarak Yunanistan’a yaranmak istemiştir.
Kıbrıs adasının güneyi Filistinli gerillaların, ASALA, PKK dahil çeşitli terör ögelerinin üssü haline geldiğini de unutmamak lâzımdır.
1980’lerde, Lübnan’ın Bekaa vadisine yerleşmiş olan Filistinli gerillaların, ASALA, PKK ve Türkiye’den kaçmış olan yasadışı sol örgütlere eğitim alanı sağladığına dair somut bilgilere dayalı haberler dolaşmıştır.
Yasser Arafat 1982’de Kuveyt’te düzenlediği bir basın toplantısında “Filistinlilerin Ermeniler üzere katliama uğratılamayacağını” tabir etmiştir.
FKÖ Lübnan’daki Ermeni ASALA teröristlerle yakın alaka kurduğu üzere, Filistinli gerillalar ASALA ögeleriyle birlikte GKRY’ne gitmişlerdir. Silâhlarını GKRY’de bırakmışlardır.
Bu gelişmeye Türkiye, resmî bir açıklama ile reaksiyon göstermiştir. Olay ‘tehlikeli boyutlara varabilecek bir gelişme’ olarak nitelenmiştir (Bkz. 25 Ağustos 1982 tarihli Hürriyet Gazetesi).
FİLİSTİN’İN GKRY İLE DİPLOMATİK İLİŞKİSİ
Günümüzde Filistin Devleti’nin GKRY’de ve Atina’da yerleşik Büyükelçiliği vardır. Her iki Büyükelçiliğin Rum ve Yunan dostlarını şad edecek telaffuzlarını ve haberlerini toplumsal medyadaki platformlardan takip etmek mümkündür.
ABBAS’TAN MAKARİOS’UN MEZARINA ÇELENK
Filistin Devleti Başkanı Mahmoud Abbas 14 Haziran 2022 tarihinde GKRY’ne resmi ziyarette bulunmuştur. Abbas Makarios’un mezarına çelenk koymuştur. Abbas bunu yaparken Makarios’un Kıbrıslı soydaşlarımızın canlarına kasteden siyasetlerini sanki hiç hatırlamış mıdır?
GKRY’nin o zamanki lideri Anastasiadis ve Abbas’ın basına yaptıkları açıklamalara nazaran, görüşmeleri baş başa cereyan etmiş ve iki ülke ortasındaki işbirliğinin kurumsal çerçevesinin daha da güçlendirilmesi gereksinimi konusunda mutabık kalınmıştır. Görüşmede, ayrıyeten, Kıbrıs-Yunanistan-Filistin Üçlü Doruğu yoluyla üçlü işbirliğinin güçlendirilmesi üzerinde durulmuştur.
ANASTASİADİS ABBAS’A VERDİĞİ DAYANAK İÇİN TEŞEKKÜR EDİYOR
GKRY lideri, Mahmoud Abbas’a, ‘Kıbrıs konusu hakkındaki tavrınız, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve halkının sorunun tahlili için gösterdiği uğraşlara verdiğiniz tam dayanak ve birebir vakitte Kıbrıs sorunu hakkında mümkün olan her yerde esirgemediğiniz uğraşlar için şahsım ve halkım ismine teşekkür ediyorum’ demiştir.
Ziyaret sırasında GKRY lideri Anastasiadis Filistin Başkanı Abbas’a III. Makarios Nişanı’nı, Abbas da Anastasiadis’e Filistin Devleti Büyük Nişanı’nı tevdi etmişlerdir.
ABBAS’TAN UYGUR TÜRKLERİ KONUSUNDA ÇİN’E DESTEK
Filistin Devlet Başkanı Mahmoud Abbas’ın ve Filistin idaresinin Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin hassasiyet gösterdiği mevzulardaki duyarsızlığının bir örneği de Abbas’ın 2023 Haziran ayı içinde Çin’e vaki resmî ziyareti sırasında Çin Hükûmeti’nin Uygur Türklerine uyguladığı baskılar konusunda Filistin’in takındığı tavır olmuştur.
Uluslararası basında çıkan haberlere nazaran Abbas’ın ziyaretinin sonunda yayınlanan Ortak Bildiri’de ‘Filistin İdaresi, Çin’in Sincan’daki Müslümanlara yönelik siyasetine ait hususların ‘insan haklarıyla hiçbir ilgisi olmadığını ve gayesinin aşırılıkçılığı ortadan kaldırmayı ve terörizme ve bölücülüğe karşı çıkmayı amaçladığını’ söylemiştir. Filistin, Sincan sıkıntısının Çin’in içişlerine müdahalenin bir yolu olarak kullanılmasına kararlılıkla karşı çıkmaktadır’ denilmiştir.
FİLİSTİN HALKI TÜRKİYE HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR
Tekrar etmek istiyorum: Bu vakte kadar Filistinli Yöneticilerin Türkiye’nin rastgele bir davasına açık ve katıksız takviye verdiğinin örneğini hiç görmedim. Filistin Devleti’ni yönetenlerin bu tavrının Filistin halkı tarafından nasıl karşılandığını bilmiyorum, lakin, dış bağlarda takınılacak resmî tavırlara temel olan halkların hisleri değil, bir devleti yönetim edenlerin tavır ve davranışları ve söylemleridir.
DIŞ MÜNASEBETLERDE ‘VER-AL’ YAHUT ‘AL-VER’ ESAS
Dış alakaların, diplomasinin temel kurallarından biri ‘karşılıklılıktır’. Diplomasi bizim ‘al-ver’ dediğimiz ‘ver-al’ (give and take) antrenmanı halinde cereyan eder.
Kültürümüzde ‘Almadan vermek, Allah’a mahsustur’ anlayışı ve atasözü vardır.
ABBAS’A GEREKEN İLETİ VERİLMELİDİR
Filistin Devlet Başkanı Mahmoud Abbas’a, hem kendisinin, hem Filistin İdarelerinin Türkiye’ye hayırhah olmayan tavır ve davranışlarının farkında olduğumuzun ve bunlardan duyduğumuz hoşnutsuzluğumuzun 14-15 Haziran ziyaretinde hissettirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
ERDOĞAN BİLDİRİSİ VERDİ
Esasen Cumhurbaşkanı Erdoğan, birinci başta Abbas’ın Türkiye’nin ziyaret davetine icabet etmediğini ve bu nedenle ‘özür dilemesi gerektiğini’ vaktinde söylemiş ve ‘Davet ettiğimiz halde gelmeyen Sayın Abbas, kusura bakmasın evvel bizden ayrıyeten özür dilemesi lâzım. Davet ettik gelmedi. Bekliyoruz bakalım gelebilecek mi?’ demişti.
ABBAS FİLİSTİN HALKININ BÜTÜNÜNÜ TEMSİL EDİYOR MU
Mahmoud Abbas’ın Filistin halkının tamamını ne ölçüde temsil ettiğinden ve onların dayanağına ne ölçüde sahip olduğundan da, yüzeysel bir bakışla, pek emin değilim. Çünkü Abbas, Hamas lideri merhum İsmail Heniyye için Katar’da düzenlenen cenaze merasimine bile katılmamıştır. Meğer Abbas eski İsrail Cumhurbaşkanı Temmuz 2016’da öldüğünde onun Cenaze merasimine katılmış ve o vesileyle Netanyahu ile beşuş çehrelerle pozlar vermişti. ABD başkanı Obama’dan da takdir almıştı”