İzmir Barosu: İstanbul Barosu yalnız değildir!

İzmir Barosu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul Baro Lideri İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında, ‘Terör örgütü propagandası yapmak’ ve ‘Halkı aldatıcı bilgiyi alenen yaymak’ hatalarından resen soruşturma başlatmasına reaksiyon gösteren bir açıklama yayınladı. İzmir Barosu, bunun söz özgürlüğüne olduğunu belirtirken, “Düşünce ve söz özgürlüğünü kullananlara karşı kabahat duyuruları ve soruşturmalar yoluyla uygulanan baskıları kabul etmediğimizi bir kere daha yineleyerek kelam konusu İstanbul Barosu açıklamasını İzmir Barosu olarak imzalıyoruz. Eğer memleketler arası hukuk ve Avukatlık Kanunu kapsamında misyon yapmak hataysa bizi de yargılayın!” sözleriyle İstanbul Baro Başkanı Kaboğlu’na ve yönetim konseyine takviye verdi.

İstanbul Baro Lideri İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada, “21/12/2024 tarihinde İstanbul Barosu tarafından resmi Twitter hesabından da duyurulan açıklamayla PKK terör örgütü mensupları Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i övücü nitelikteki kelamlar ile ayrıyeten kelamda gazetecilik faaliyetleri ve gazeteci kimlikleri nedeniyle öldürüldükleri, Devletimizin kelamda savaş kabahati işlediği formunda aldatıcı bilginin yayılması formundaki tespitler nedeniyle İstanbul Baro Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve Halkı Aldatıcı Bilgiyi Alenen Yaymak hatalarından resen soruşturma başlatılmıştır” sözlerine yer verildi.

İzmir Barosu’nun açıklamasının tamamı şu formda:

“Suriye’de öldürülen iki gazeteci ile ilgili olarak toplumsal medya hesabından yapılan açıklama nedeniyle İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu hakkında terör örgütü propagandası yapmak ve halkı aldatıcı bilgiyi alenen yaymak hatalarından soruşturma başlatılması hukukun üstünlüğü, demokrasi ve tabir özgürlüğünün açık ihlalidir.

Hukuku baskı ve sindirme aracı olarak kullananlar, farklı niyeti ve kelamı olan kurumları ve şahısları terör suçlamalarıyla susturmaya, sindirmeye çalışmakta, bu yolda kendilerine her gün yeni bir amaç aramaktadırlar.

Bu sistemler baskı ve sıkıntı kullanmadan yönetme kabiliyetini yitirmiş despot bir idarenin iktidarını müdafaa çaresizliğinin göstergesi olarak değerlendirilmelidir.

İstanbul Barosu Avukatlık Kanunu’nun kendisine verdiği sorumluluk ve yetki ile demokratik hakkını kullanarak vazifesini yapmıştır. Niyet ve söz özgürlüğünü kullananlara karşı cürüm duyuruları ve soruşturmalar yoluyla uygulanan baskıları kabul etmediğimizi bir sefer daha yineleyerek kelam konusu İstanbul Barosu açıklamasını İzmir Barosu olarak imzalıyoruz.

Eğer milletlerarası hukuk ve Avukatlık Kanunu kapsamında misyon yapmak kabahatse bizi de yargılayın!

İstanbul Barosunun yanındayız!

Biliyor ve inanıyoruz ki bu karanlık elbette dağılacak, bu ülke çok yakında aydınlığa uyanacaktır.”