Unutuyoruz! Ülkece en uygun yaptığımız şeylerden biri unutmak. Ne yaşanırsa yaşansın, ne aklımızın ne de vicdanımızın kabul edemeyeceği şeyler karşısında bile en fazla iki gün üzülüyor, kınıyor; sonra unutuyoruz…
Depremle birlikte yaşanan yıkım, ülkemizde nasıl da her şeyin bir bir yozlaştığını gözler önüne serdi.
Çıkardık çıkarmasına ancak biz toplum olarak her şeyi çok çabuk unutuyoruz. İlaçlarını almak için yardım isteyen kanser hastası Dilek’in eline para tutuşturan Bakan’ı kaç kişi hatırlıyor mesela?
Hiçbir hami güvenlik tedbiri alınmadan ve eğitim verilmeden patlayan lağım sularını temizlemeye zorlanan Zafer Açıkgözoğlu, kaptığı enfeksiyon sonucunda hayatını kaybetti.
Polisin sıktığı biber gazı yüzünden hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ailesinin adalet arayışı hâlâ devam ediyor.
Liseye giden oğlunun okul kıyafeti olmadığı için derse alınmak istemediğini öğrendikten sonra intihar eden İsmail İhtilal…
İŞKUR önünde iş ararken bir yandan da ekmek alabilmek için termosla getirdiği çayı satmaya çalışan Yusuf Derin…
Ailesini geçindirmek için kaçak bir iş yerinde çalışan ve vefatının akabinde trafik kazası süsü verilmeye çalışılan, daha 13 yaşında küçücük bir çocuktu Ahmet Yıldız…
Cebinde 1,5 lira ile intihar eden Ali Kabasakal…
Edirne’de devrin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar tarafından kendisine tahlil üretilmek yerine eline para tutuşturulan kanser hastası Dilek…
Sık sık istismarlar ile gündeme gelen tarikat ve cemaatlerin baskısından ötürü gencecik yaşında intihar eden Enes Kara…
Üşüyen çocukları ısınabilsin diye ellerine kurutma makinesi verdikten sonra öteki odaya geçip intihar eden Emine Akçay…
Ataması yapılmadığı için buhrana giren ve intihar eden İbrahim Yeşilbağ…
Kızının mevtini aydınlatmaya çalıştığı ve intihar süsü verildiğini savunduğu için “akli istikrarı bozuk” raporu verilmeye çalışılan Şaban Vatan.
Süleymancılar Cemaati’ne ilişkin kız yurdu yangını faciasında hayatını kaybeden ve şimdi 8. sınıf öğrencisi olan Sevim Köylü…
Ne denir ki…